Çalışma kapsamında, dünya genelinde metropol olarak kabul edilen şehirlerden 50’si ele alınmış olup, bu şehirlerde “Prime Location” ve “Prime Property” olarak adlandırılan, yani şehirlerin en merkezi ve en çok talep gören lokasyonlarındaki lüks segment ve üst gelir grubuna hitap eden konutlar ele alınmıştır. Çalışma kapsamında tüm şehirler için ortak yatırım bütçesi olarak 1.000.000 Euro yatırım bedeli dikkate alınmış, bu meblağ ile kaç metrekare konut alınabileceği, yatırımın yıllık brüt kira getirisinin ve amortisman süresinin ne kadar olacağı irdelenmiştir.
Özellikle Avrupa’nın büyük şehirlerinde konut stoğunun son derece kısıtlı olması, finansman olanaklarının yüksek, faiz oranlarının tarihi seviyede düşük olması, bu şehirlerin dünyanın çeşitli noktalarında nitelikli iş gücü göçü alması ve yeni konut üretiminin nüfus artış hızının çok geride kalması sonucunda konut açığı oluştuğu ve fiyatlarda ciddi artışlar meydana geldiği görülüyor. Öyle ki, birçok Avrupa şehrinde sıradan konutların bile teklif usulü fiyat arttırarak liste fiyatının %20-25 oranında yüksek bedelle satıldığı, kiralamalarda ise ev sahiplerinin kiracılardan maaş bordrosu talep ederek yıllık geliri kira bedelinin 3-4 katından yüksek olmayanları dikkate almadığı, kimi ev sahiplerinin kiracılara mülakat uyguladığı biliniyor